Ekilecek alanlar az olduğundan çiftçiler ancak ihtiyaçları kadar ekim yapabiliyor. Kısıtlı sayıda çiftçi satış amaçlı ekim yapabiliyor. Ayrıca toprağın verimi de düşüktür.
Hayvancılık sektörü de önemli bir yere sahiptir. En çok büyükbaş hayvancılık ve özellikle de köylerde yapılmaktadır. İnsanların bir kısmı kendi et ve süt ihtiyacını karşılamak üzere bu işi yapmakta, bir kısmı da bunu ticari amaçlı yapmaktadır. Halin hemen yanıbaşında hayvan pazarı kurulur. Besicilik yaygındır. Özellikle de tavuk besiciliği.
İklim koşulları ve yetersiz şartlardan dolayı inşaat işçiliği rağbet gören bir başka sektördür. Asarcık’ta inşaat işi az olduğundan bu insanların çoğu Ankara, İstanbul, İzmir, Adana ve Rusya gibi büyük yerlere gidip çalışırlar.
Kısıtlı sayıdaki insan da ticaretle uğraşır. Asarcık’ta 100 kadar işyeri bulunmaktadır. Bu sayı Pazar anında iki-üç katına çıkabilmektedir.
Ormanlık alanlara yakın olan mahalleler de ise ormancılık yapılmaktadır. Yakacak ihtiyacını karşılayan halk, ihtiyaç fazlasını satıp geçimini sağlar. Ormanlarla ilgili yasaklar yüzünden istenilen oranda kesim yapılamadığından bu alan biraz kısıtlıdır. Bunlara uymayanlar hakkında cezai müeyyide uygulanmaktadır.
Özellikle son yıllarda fındık bahçeleri de hemen hemen Asarcık’ın her yerine kurulmaktadır. Ayrıca eskiden yüzün üzerinde halı tezgahı mevcutmuş, fakat Pazar payının az olmasından dolayı bu sektör çökmüştür.
Ham maddeler işlemek, enerji kaynaklarını kullanıp yeni mamuller elde etmek için yapılan tüm etkinliklere sanayii veya endüstri adı verilir.
Asarcık küçük bir ilçe olduğundan dolayı sanayiinin pek geliştiği söylenemez. Fakat son yıllarda yavaş yavaş bir kıpırdanmadan bahsedilebilir.
Şuan Asarcık’ta faaliyet gösteren son teknolojiyle çalışan bir un fabrikası, bir parke fabrikası, bir mandıra ve altı tavuk çiftliği vardır.
AS-UN yani Asarcık Un Fabrikası Avrupa’da uzun yıllar çalıştıktan sonra yatırımını doğum yeri olan Asarcık’a yapmak isteyen Adil Eneş tarafından yaptırılmıştır. Zengin olup da yatımını Asarcık dışında gerçekleştiren çok Asarcıklı vardır. 1997’de üretime başlayan fabrika her kalite unun üretimi yapılmaktadır. Sadece Asarcık’a değil civar ilçe ve illere de pazarlama yapılmaktadır.
Asarcık’ın bir diğer fabrikası ASPARSAN PARKE FABRİKASI’dır. Bu fabrika Asarcık’ın ilk sanayii tesisidir.Asarcık ve civar ilçelerinin parke ihtiyacını giderecek kapasiteye sahip olan fabrika birinci sınıf parke üretmektedir. Fabrika karlılık amacından çok verimlilik ilkesine göre üretimi amaçlamaktadır.
Asarcık’ta tavuk besiciliği de rağbet gören bir başka alandır. Asarcık’ta 4 tavuk besi çiftliği, 1 yumurta tavuçuluğu işletmesi vardır. Bu kümeslerde yaklaşık olarak yılda 240 bin dolayında tavuk yetiştirilir ve civar piliç fabrikalarına satılır. Ayrıca yumurta üretim işletmesinin günlük ortalaması 2500 yumurtadır.
Asarcık'ta faaliyet gösteren tarımsal kalkınma koop. tarafından günlük ortalama 1,5 ton süt toplanarak OTAT firmasına pazarlanmaktadır.
Turizm
Asarcık ilçesi iç ve dış turizm açısından turistik bir yer değildir. Ancak dini bayramla ve genellikle yazın yapılan bazı sosyal ve sportif etkinliklerde Asarcık dışında ikamet eden ve genellikle inşaatta çalışan işçilerle birlikte az sayıda da olsa Ortaöğretim ve yükseköğretim öğrencilerinin gelmesinden dolayı bir hareketlilik söz konusudur.Temiz havası ve soğuk suyu ile Asarcık ideal bir yöredir.
Asarcıkta varlığı çok eski zamanlara dayanan su değirmenleri; un fabrikaları ve halk dilinde ateş değirmeni olarak bilinen elektrikli değirmenler kurulmadan önce halkın un ihtiyacını karşılamak için çok miktarda bulunmakta idi. Ancak elektrikli değirmenler ve un fabrikaları kurulduktan sonra yavaş, yavaş varlıklarını yitirmişlerdir. Günümüzde Gökgöl Köyü Kılavuzlu Köyü, Çulhaoğlu Köyü, Yarımca Köyü e Emirmusa - Karaköse Mahallesinde su değirmenleri mevcuttur. Özellikle Asarcık’ ı doğusundaki köylere bağlayan yol üzerinde Gökgöl –Kılavuzlu –Akyazı yollarının ilçe merkezine giden yol ile kesiştiği noktada bulunan su değirmeni görülmeye değer bir yerdir.
GÖKGÖL CAMİİ
Asarcık ilçesi Akyazı Köyü sınırları içerisinde bulunan Tarihi Gökgöl Camii 1180 yılında ahşap olarak yapılmıştır. M. 1870 H. 1291 yılında ilk kez, M. 1970 yılında ise son kez tamir görmüştür. Tarihi 300 yıl öncesine dayanan Gökgöl Camiinin çevresinde bulunan yerli taştan yapılmış mezar taşlarıda dikkat çekicidir. Eski Cuma Camii olarak kullanılan Camiye giriş kuzey yönde yer alan çift kanatlı ahşap bir kapı ile sağlanır. Giriş “U” şeklinde, önceleri ahşap yakın zamanki onarımlarda tuğla malzemeden yapılan son cemaat yeri şeklindedir. Aynı durum ikinci katta da tekrarlanmıştır. Caminin iç mekânından doğu batı doğrultusunda ahşap çerçeveli dikdörtgen şeklinde, iki küçük pencere son cemaat yerine açılmaktadır. İkinci bir kapı ile caminin ana bölümüne girilir. Duvarlar tamamen ahşap malzemeden olup, sonraki onarımlarda değiştirilerek verniklenmiştir. Birinci kat tavanını mihrap eksenindeki iki direğe oturan iki kalas taşımaktadır. Bu kalaslar caminin güney yönünde dış cepheye kadar uzanmaktadır. Ahşap taşıyıcı direkler altta yivli, üstte geometrik şekiller ile şekillendirilerek sütun görevi verilmiştir. Taşıyıcı direklerin iki yanında oyma teknikli bir rozet olup, doğudaki direğin yanına denk gelen kalasın doğu yönün de H.1291 (M.1870) tarihi ve Hacı Sofu Hasan Usta ismi oyularak Osmanlıca yazılmış onarım kitabesi mevcuttur. Batı yöndeki kirişte de H. 1181 tarihi yazılıdır. Mihrabın sağında minber solunda kürsü yer almaktadır. Mihrap önü tek bir mekan görünümünde olup, yüksek, ferah bir mekan elde edilmiştir. İkinci kata, birinci kat son cemaat yerinin solunda bulunan ahşap merdivenlerden çıkılır. Çift kanatlı ahşap kapı ile yonca şeklinde, mahfil özelliği gösteren ikinci kat mekânına girilir. Caminin en önemli özellikleri çift kanatlı ahşap kapılarındaki sanat özelliği taşıyan el işçiliğidir. Her iki katın girişindeki çift kanatlı ahşap kapılar özenle işlenmiştir. Birinci kattaki taşıyıcı direklerdeki oyma ahşap işçiliği Türk ahşap oymacılığının tüm özellik ve güzelliklerini yansıtmaktadır. Yonca biçiminde 2. Kat şeklindeki mahfilde değişik bir mimari olgu vardır ve bu özellikleriyle yöredeki diğer camiler içerisinde farklı bir güzellik sergiler. Kırma çatılı olup alaturka kiremitlidir. Caminin etrafında 3 – 4 yüzyıllık mezarlarında içinde olduğu söylenen kalabalık bir mezarlık vardır. Çok geniş bir alana yayılmış olan mezarlığın yanında olan caminin ön kısmında 1 – 2 dönümlük boş bir çim arazinin üzerine şadırvan ve ekli tesisler köylüler tarafından yapılmıştır. Söz konusu bu çim alanda her yıl Kurban Bayramının 2. gününde yapılan Ziiret Günü olarak bilinen bir şenlik yapılır.
Geniş bir alana yayılan Gökgöl sırasıyla Akyazı, Kuyumcuoğlu ve Gündoğdu (Tığmaç) Köylerinin ayrılmasıyla Gökgöl Camii Akyazı Köyü hudutları içerisinde kalmıştır. Camii ve etrafındaki mezarlık bu köylerin sınırı olan bir konumdadır. Camiinin etrafındaki mezarlıkta söz konusu köylerin mezarları olup; bu köyler eski Gökgöl köyünü oluşturmaktadır. Caminin bakımı için belli bir arazinin vakfedildiği, bu arazileri halen amacına uygun olarak kullanıldığı, ayrıca bahçe içerisinde bulunan otlarına satılarak elde edilen gelirle vakfın desteklenmesi Türk Vakıf geleneğinin güzel bir örneğini sergilemektedir. Halen Müze Müdürü olan Emine YILMAZ ‘ dan alınan bilgilere göre; Gökgöl Köyü Camii’nin mimari ve üslup açısından 16. yy. ahşap camileri özelliğini taşıdığı anlaşılmaktadır.
KOŞACA CAMİİ
Koşaca köyünde büyükce bir mezarlık alanında yer almaktadır. Diğer Camilerde olduğu gibi tamamen ahşap malzeme ile yığma olarak inşa edilmiştir. Kim tarafından ve ne zaman yapıldığına dair herhangi bir kitabesi yoktur.
Camiye kuzeyden çift kanatlı oldukça süslü bir kapıdan girilir. Kapı özellik itibariyle Gökgöl Camiine benzemektedir. Girişten itibaren yapıyı içten U şeklinde dolaşan, mihrap duvarına kadar uzanan balkon şeklinde bir çıkması bulunan mahfel yer almaktadır. Bu özelliği ile Ayvacık-Salıpazarı-Kavak ilçelerindeki tarihi ahşap camilerle benzerlik göstermektedir. Asarcık’ ta ise kendisine en yakın örnek Kılavuzlu köyü ahşap camiidir. Süsleme yönünden kendisine has bir özellik taşımaktadır. Çok renklilik ve hareketlilik bakımından Kavak Bekdemir Köyü Camiine hatırlatsa da üslup yönünden farklıdır. Kökboyası ile yapılmış kalem işi ve oymaların boyanması ile elde edilmiş tezyinat bir arada görülmektedir. Camiinin süslemesinin Bekdemir Köyü Camii ne benzemesinden anlaşılmaktadır ki; süsleme işini yapan Nakkaş Said usta, Bekdemir Köyü Camiindeki nakışları çok beğenmiş ve kendi üslubuyla Koşaca Camiine nakşetmiştir. Tavanın altında dört cepheyi boydan boya dolaşan üzüm salkımlarından oluşan naturmortlar mevcuttur. Mihrap duvarında dikdörtgen ve dairesel çerçeveler içerisinde yerleştirilmiş Kelime-i Tevhid, Allah, Muhammed ve Halife adlarının yer aldığı panolar oluşturulmuştur. Camiinin her iki katında ki tapıların panolara ayrılarak süslenmesi Gökgöl Camiine benzemektedir. Camiinin mimari üslubu 17. yy. ve süleme üslubu 18.-19. yy.’lara işaret eder.
MUSAAĞA KÖYÜ CAMİİ
Musa Ağa Köyü Camiinin Müze Müdürlüğünde resmi tescil kaydı olmadığından resmi kaynaklarla belirtilen bir tanıtımı yoktur. Bu Cami Oymak Cuma Camisi olarak kullanılmakta iken her mahalleye bir cami yapılması sonucu 1986 Haziran ayından sonra cemaat yokluğundan Cuma kılınmaya son verilmiştir. Köylerin ayrılması ve Musa Köyüne bağlı Alan ve Uluköy’ün köy statüsüne geçmesinden sonra özellikle Alan köyünde yapılan davet, mevlüt gibi merasimler ile dini bayramlarda oymak halkı cami bahçesinde bir araya gelir.
Musaa Köyü Camii son İmam-Hatibi Hacı Ahmet İVGEN’in camideki Kur’an’ın arka sayfasına yazdığı nottan anlaşıldığına göre 1870’li yıllarda yapılmıştır. Camini yapılışı ve mimari yapısı ile ilgili bir bilgiye rastlanmamıştır. Ancak diğer camilerde olduğu gibi özellikle dış kapıda Türk Mimarisinin oymacılık la süsleme sanatının mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Caminin; ilk hatibi Çakıroğullarından Molla Yusuf, ikinci hatibi Bekiroğulla-rından Hacı Hasan, üçüncü hatibi Boduroğullarından Hacı Halil Hocaefendi ( Halen, yöre- de Asarcık’ın yetiştirdiği en büyük alim olarak söylenir.), dördüncü ve son hatibi hacıoğullarından Hacı Ahmet İVGEN’dir.
Mimari yapısı ile ilgili resmi bilgiye rastlanmamıştır. Camiye ait iç ve dış görüntüler Foto Galeri kısmında yer almaktadır. Caminin çift kanatlı dış kapısı zamanın köy ihtiyar heyeti tarafından çalınma endişesi ile Muhtarlık Muhafazası altına alınmış ve halen köy ihtiyar heyetinin muhafazası altındadır.
KILAVUZLU CAMİİ
Kılavuzlu – Ayaklıalan yolu üzerinde genişçe bir mezarlık içerisinde, yol kenarında yer almaktadır. Kılavuzlu Camii ile ilgili araştırmalar devam etmektedir.
YAYLA KÖYÜ CAMİİ
Yayla Köyü ve Dağcılar arasındaki Çağlayan mevkiinde dere kenarında bulunan camii Cuma Camisi olara kullanılmıştır. Yayla Köyü ile ilgili araştırmalar devam etmektedir.
YARIMCA KÖYÜ CAMİİ
Eski Ayaklıalan Camii olarak ta bilinen bu camii Asarcıktaki tarihi camilerin en yenisidir. Yarımca Köyü hudutlarında ırmak kenarında mezarlı içinde yer almaktadır Araştırması devam etmektedir.
AYAKLIALAN KİLİSESİ
Ayaklıalan Köyü tepesinde kalan kilise kalıntısı tarih olarak ne zaman yapıldığı bilinmemekle beraber rumlara ait olduğu bilinmektedir.
SU DEĞİRMENLERİ
*Yarımca Su Değirmeni
*Gökgöl Su Değirmeni
*Kılavuzlu Köyü Su Değirmeni
*Karaköse Su Değirmeni
*Uluköy Köyü Su Değirmeni